19 Ocak 2010 Salı

Futbol Hacıları 1: This is not Barcelona

11-12 Nisan 2009
Barcelona: 2 Reactico Huelva: 0

Yurtdışında maç izlemek uzun yıllardır gerçekleştirmek istediğim bir şeydi. Ama bir türlü olmamıştı. 2 yıl önce 2007'de ilk defa bu fırsatı yakalama şansım olmuştu ama Sevillalı fubolcu Puerte sahada ölünce maç ertelendiği için AEK maçını izleme şansım olmamıştı. Şimdi ise kısa süre önce organize edilen bir seyahatin önemli bir parçası olmuştu bu şans. Barcelona'ya yapılan 4 günlük bir tatilin içinde o tarihlere denk gelen bir maç vardı; Barca-R. Huelva La Liga karşılaşması. Seyahatin çok talihsiz bir tarihle çakışması içimde bir sıkıntı yaratsa da yapacak çok şeyimin olmamasını bu maç ile hafifletmekten başka seçenek yoktu elde.

her tur ters giden ise ragmen vizeyi alinca gidis kesinlesmisti. e gidis kesinlesince mac biletini almak da kacinilmazlasmisti. internetten kolayca alinan bilet (gerci bileti ele alana kadar halen bunu becerebildigime inanmamistim ya) nou camp'in (ya da camp nou'mu?) kapilarini bir anda aralayiverdi haci kardeslerinize. bilet en ucuz yer olan karsi tribunun en ust katindandi. fiyati 40 euro. bizimkine gore pahali ama o tarihlerde istanbulda olsam malum maca en az 100 tl verecen olm deyip verdik eurolari. (o tarihte pahali gelmis bu fiyat ama gecen zaman oldukca yaklastirmis bizi barca’ya)

barcelonaya indik ve gozlerim hemen gazete bayilerini taramaya basladi. sozkonusu olan Barca ve bir gun once bayerne atilan 4 goldü. haliyle sehir gazeteleri olayi kapaktan vermisti. (madrid gazetesi olan AS'da ise haber bilmemkacinci sayfada yer aliyordu. kapakta ise KAKA ve madridin teklifi falan) bi sonraki gun bi de basket takimi final foura kalinca gazeteler kapagi ikiye bolmek zorunda bile kaldilar. ayni 2007-2008’deki biz :)



neyse mac gunu geldi catti. once stada gidip bileti almak lazim. malum stad 100 bin. millet mac saatinde yuklenir falan. sona birakmiyalim. ufak bir arastirma sonucunda hangi metro ile stada gidilecegini cozmek zor olmadi. attik kendimizi metroya. ulan sanki metronun merdivenlerinden direk stada cikacakmisiz gibi. ama o da ne bi yagmur var ki hafiften tad kaciran. ama hazirlikliyiz. fenerbahce yagmurlugumuz var allahtan. metro cikisinin karsisindaki ykm benzeri bir magazada biraz zaman gecirelim diyoruz. kitaplara bakiyorum. iyi ki de bakiyorum. eski bir dostun halen basildigini gormek beni cocukluguma goturuyor, gozleri doluyor. ah ulan milliyet cocuk, ah ulan simsek santrafor... ingilizce olsan alacam serefsizim.


isimizi bitirince kendimizi veriyoruz stad tarafina. 1-2 sorustan sonra bos yollarda karsimiza cikiveriyor 100 binlik yapi. ahanda orada ve gercek. giselerde kuyruga girip bileti tereyagindan kil ceker gibi alinca anliyorum ki biz bu maca harbi girecez. hemen klasik stad onu dukkanlari bir tavaf. seyyarlar yeni aciliyor ama hepsi official. bir kac tanesine boixos nois'i soruyoruz ama hepsinin yuzu dusuyor sorunca. cat pat toplandiklari yonu ogreniyoruz. ve geri kalanini mac saatinde halletmek icin bolgeyi terkediyoruz.


aksam mac saat 20'de. biz 17 gibi stada hareket ediyoruz. malum havayi soluyacagiz, bira icecegiz falan. metroya binerken bir ihtiyar yanasiyor ve atkimizi soruyor. fenerbahce deyince hemen aragones ve guiza diyor ve de ekliyor 'sympatic team'. ehe ehe insan nasilda mutlu oluyor :) yine metro ve yine o durak. inince hemen ilk bakkaldan biralar cebe. bakkal bunlari icemezsiniz orada diyor. ne demek bu ya? sana ne. megersem icerde icemezsiniz diyormus. hay senin ingilizcene. elde bira biraz tedirgin gidiyoruz stad onune. ne de olsa yabancisiyiz ortamin. o sirada yagmur basliyor yine. stadi tavaf ederken hemen nou campin yanindaki salonu goruyoruz. icerde bir mac var ama kimseden ogrenemiyoruz ne maci oldugunu. millet giriyor iceri. sonra goruyoruz giselerde megersem hentbol maciymis. bize gelmez. shopu geziyoruz. urun olayi fenerium gibi. cok carpan birsey yok urun olarak. arada bir tribun gibi bisi yapmislar millet oturup televizyondan eski maclari izliyor. acayip forma kuyrugu var ve aninda isim yazma olayi.

cikiyoruz oradan bi kalabalik. futbolculari bekliyorlar. stadin futbolcu girisinde ama galiba arabalarla geliyorlar. vazgeciyoruz beklemekten. su boixosu bulalim. sora sora barlarini buluyoruz. ufak bir bar ama elemanlar kapida iciyorlar. karsi kaldirimdan bakiyoruz biraz. uzerlerinde atki matki yok elemanlarin. ingiliz cetesi gibiler. bulasmiyoruz. millete sordugumuzda neden suratlarin dustugu anlasiliyor biraz. ufak ufak stada uzanalim diyoruz. yoldan toplu olarak her yastan takim geciyor. ve her milletten. uzerlerinde esortmanlar 20-25 kisi amerikan bilmemne takimi, isvicre cocuk futbol takimi, fransizlar, belcikalilar, japonlar.... yeter be. sanki birazdan icerde mini bir dunya kupasi duzenlenecek gibi. herkes halinden memnun. yagmur da yagmasa ortam tam bir karnaval havasinda olacak ama kimsenin keyfi kacik degil. turist sayisinin coklugu bizleri sasirtiyor. millet maca degil de barcelonanin seyahat esnasinda gorulecek yerlerinden birini ziyarete gelmis gibi. bazi katalanlar merakla atkilarimiza bakiyor ama ortada o kadar cok kendi formasina giyen var ki biz de arada eriyip gidiyoruz.

ilk kapidan girince stadin yaninda buluyoruz kendimizi. giris önü guzel iki heykelle suslenmis biri kaleci vucudu digeri sut atan futbolcu figuru. bir de butun stadin etrafi dunyanin cesitli yerlerinde kurulan resmi barca kuluplerinin amblemleriyle donatilmis.

giris kapimizi bulup basliyoruz tirmanmaya. tirman tirman tirman bitmiyor. en sonunda variyoruz en tepeye. maca daha yarim saat var ve stad bombos. zaten yagan yagmur katilimi azaltacak gibi. resim cekinip :) en ustte basliyoruz turlamaya. turlarken geyik boyu geciyor. 'ulan bizden baska fenerli varmidir' derken uzaktan son derece tanidik renkler en ustte bir monttan cikmis bize bakiyor. 'yavrum be' deyip adamin ustune atlayinca arkasi donuk arkadas ustumuzdeki renkleri gorunce rahatliyor. ayak ustu hos bes, telsimde kombineleri varmis kari koca filan falan derken. arkadasin esi de yagmurlugunu cikartiyor, ikisinin resimlerini cekip devam ediyoruz turumuza. en sagda en ustte bir grup reactivolu demirlerle cevrilmis yerdeler. ama diger tribunlerin arasinda da tek tek mevcutlar. oturdugumuz yerin onunde de bir huelvali mac baslarken takimini bayragi ve formasiyla selamliyor. biz de bu davranis karsisinda arkadasa oldukca fazla sempati besliyoruz.


mac saati geliyor. stadda tek gurultu oldukca fazla sayidaki cocugun ellerindeki havali korna benzeri ses cikaran duduklerden cikan ses. bu ses butun mac susmuyor. cok sinir bozucu. ve barca marsi basliyor. butun herkes (bizler ve bizim gibiler de) katilabilsin diye skorboarddan kareoke seklinde sozleri geciyor. alismamamisiz tabii. bize oldukca komik geliyor. ve neredeyse tek tezahurat. bizim feener feener seklinde arada alkislarla barca barca. eee otesi yok mu? vallaha yok. kale arkasinda konuclanan az sayida boixoslu kendi halinde bayrak filan salliyor ama turist cogunluk arada birilerinin baslattigi (bu birileri siz de olabilirsiniz) barca barca ya cok merakli. herkes mutlu. bunu bilen boixosta arada bir barca barca yapiyor herkes barca barca. cok komikti ya.

mac basladi ve dakka 1 gol 1. bol gollu gececek gibi derken barcelona vites dusuruyor. arada messi, henry, iniesta falan bi vites yukseltiyorlar ama gerek de gormuyor gibiler. huelva birkac ataktan bos donuyor. biraz becerikli olsalar one bile gecerler ama mac kesinlikle o sekilde bitmez. haa unutmadan barca gol kacirinca staddan 'huiyy' diye bir ses cikiyor. duymaniz lazim. yagmur yagiyor ama herkes israrla oturuyor. ulan ayaga kalkin be. yok nafile. devre arasi geyik yapiyoruz. ikinci yari henrynin ofsayt diye sayilmayan golu, huelvanin kendi kalesine attigi gol, messinin kacirdigi penalti, 70 gibi oyuna giren ersen martin ve hareketlenen huelvanin yakaladigi firsatlar ve ersenin ofsayt gerekcesi ile sayilmayan golu derken 90 dakka tamamlaniyor. sonlara dogru seyirci ayaga kalkiyor ama meksika dalgasi icin. son duduk ve 5 dakkada disardayiz. stad 100binlik ama oldukca bos. ertesi gun ogreniyoruz ki stadda 50bin kisi varmis. metroya yonlenmisken anliyoruz ki staddan cikmak kolay ama metroya binmek zor. yaklasik 30 dakkada binebiliyoruz.

ilk deneyim icin cok parlak bir stad secmemisiz. ortam sirk gibi. barcelona su an sehrin turistik ziyaretlerinden biri. aziz yildirim icin bile sanirim cekilmez bir ortam :) insan orayi gorunce kadikoye sukrediyor.
bir de bu sehirde espanyollu olmak zor be. adamlar kendi maclarinin oldugu gun oldukca sikinti cekiyor olabilirler.

bu mac bitiyor ama karnima agri saplaniyor. ulan yarin esas mac var ve biz ne yapacagiz?

sabah kalkinca ilk is gazetelere saldiriyorum ve orada once haberi sonra da televizyon yayinini buluyorum.
tamam da bunu yayinlayan yeri nereden bulacaz? otele soruyorum, varmis. ama o saatte otelde olamayiz ki. otel beylikduzu mesafesinde. el mecbur sehirde bulacaz bisiler.
bir cok bar ve pub girisinde yayinlanan maclarin listeleri var. her tur futbol, rugby filan mevcut. ama bizimki yok. aklima gordugum bir donerci geliyor ismi A la turca. onlar bilir. ama oraya ulasinca goruyorum ki icerde calisan turk yok. hepsi hintli ve pakistanli. bi yer tarif ediyorlar ama yok oyle bir yer. sonra nemrut diye bir yer vardi ters tarafta oraya gidiyorum ve bir gun once tanistigim adiyamanli cocugu buluyorum. o bana bir yer tarif ediyor. (ismi Temple stone adresi escudellers 24, 08002 tel 93 317 14 24 - birine lazim olursa buradan bulsun. onemli bilgidir paylasalim :) ) en sonunda buluyorum. iste orada. mac 0-0 dakka 36 ve ben televizyon basindayim. ustum yagmurdan, icim terden sirilsiklamim. barin her kosesinde baska bir mac. biz yaklasik 20 kisi seyrediyoruz. birkac gs'li formalari giymisler. bir cubuklu ve bende sapka var gerisi fenerli ama forma filan yok. neyse mac hakkinda soylenecek bir sey yok burada.

gittik ve bunlari gorduk.
bu arada barcelona cok guzel sehir. gorulmeye deger.

1 yorum: